KATEGORİ


Tarih

Tarihçinin Zanaatı: Tarih Araştırması İçin Bir Rehber

Zachary M. Schrag

Tarihçinin Zanaatı: Tarih Araştırması İçin Bir Rehber

Çevirmen: Semih Türkoğlu

Kategori: Tarih

Ekim 1827’de Leopold von Ranke, Viyana’daki bir devlet dairesine okumak istediği resmî evrakın künyelerinin bulunduğu bir kâğıdı sunarak başvuruda bulundu. O zaman için bu talep abes karşılanmıştı, zira memurlar gizli notları, şifreli belgeleri ve diplomatik yazışmaları ziyarete gelen “tarihçilerin” işine yarasın diye saklamamışlardı. Ranke’nin arkasında Başbakan Klemens von Metternich de dâhil nüfuzlu devlet ricali olması önce Viyana’daki, sonra da Venedik’teki arşivlerin kapılarını açtı. Ranke’nin arşivlerde gördükleri onu hayrete düşürmüş, zira 17. yüzyıla ait orijinal belgeleri okuyunca mevcut iki yüz yıllık anlatılarla çelişen yeni bir hikâye görmüştü. Modern tarihçiler iki yüzyılı aşkın bir süredir Ranke’nin zanaatının izinden mesleklerini şekillendirdi. Son iki asır içinde tarihyazmı, tarih felsefesi ve kuramı üzerinde yoğun tartışmalar, değişen eğilimler gözlendi. Her geçen gün tarihçilerin kaynakları çeşitlendi. Gazete ve dergiler, kütüphaneler, açık erişim görsel ve yazılı kaynaklar, hususi arşivler, müzeler, büyük veriler, istatistik kayıtları, dijital kataloglar, ben anlatıları ve diğer birçok kaynak günümüz tarihçilerinin masasında. Bunları okumak, notlandırmak, fişlemek ve en önemlisi bir kitap, makale ya da tez hâline getirmek tarihçinin meşakkatli zanaatını teşkil ediyor. George Mason Üniversitesi tarih bölümü hocalarından Zachary M. Schrag’ın Tarihçinin Zanaatı Tarih Araştırması için Bir Rehber’i başta lisans ve lisans üstü eğitimine devam eden tarih talebeleri olmak üzere, masasına tarih yazmak için oturan herkesin elinden düşürmeyeceği bir kitap.

126,00 ₺ 180,00 ₺

Afrika'da Askerî Darbeler ve Dış Müdahale

Murat Yiğit

Afrika'da Askerî Darbeler ve Dış Müdahale

Kategori: Tarih

“Askerî darbeler, Batılı sayılmayan toplumların siyasi sistemlerini 20.yy başından bu yana esir alarak bu ülkelerin siyasi düzenlerinin olgunlaşmasına izin vermemiştir. Modern dönemde bizatihi siyasetin kendisini bertaraf eden bu yeni sömürgeci yaklaşımın en önemli göstergesi ise bir dış müdahale aracı olarak iç savaşlar ve darbeler olmuştur.” Afrika’da Askerî Darbeler ve Dış Müdahale, Batı Afrika ülkelerinin tarihindeki askerî darbe ve darbe girişimlerinin oluşumunda dış müdahalelerin etkisini sorguluyor. Özellikle ABD ve Fransa’nın darbe ve iç savaş gibi siyasi olaylarda etkin birer dış aktör olarak nasıl belirdiklerini inceliyor. Dış müdahale etkisiyle tetiklenen iç savaşlar ve darbeler, Batı Afrika ülkelerinin sömürgeci geçmişten miras kalan bağımlılıklarını, yeni sömürgecilik çerçevesinde yorumlamanın örtük bir aracı olarak modern dönemde kurulan siyasi ilişkilerinde ön plana çıkmıştır. VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle bu kitap, Batı Afrika ülkelerinde gerçekleşen askerî darbelerin nasıl ortaya çıktığını siyaset teorisi ve uluslararası ilişkiler perspektifinden ele alarak akademik literatüre de katkıda bulunmayı hedefliyor.

147,00 ₺ 210,00 ₺

Muhtarlık: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Köy ve Mahalle İdaresi

Mehmet Güneş

Muhtarlık: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Köy ve Mahalle İdaresi

Kategori: Tarih

Merkezi yönetimin yerel kademede denetimi ve kontrolü sağlamasının aracı olan muhtarlar, ahalinin haklarını aramada, farklı amaç ve talepler için düzenlenen belgeleri ilgili mercilere göndermede; merkezin halka tebligat veya talimatlarını iletmede aktif rol üstlendiler; güvenlik güçleriyle iş birliği yaparak bulundukları bölgelerde huzurun ve asayişin devamını sağlamaya çalıştılar. Modern çağda Avrupa’nın dünyaya egemen kıldığı siyasi ve iktisadi sistemin dışında kalmayarak devleti güçlü kılmak üzere reform hareketlerini hızlandırmak isteyen Osmanlı padişahı II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı 1826 yılında kaldırdıktan kısa süre sonra devletin merkez ve taşra idaresinde birtakım gerekli düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Önceliği yeni bir ordunun teşkiline ayıran sultan, bu hengamede Rusya ile yaşanan savaşın getirdiği bunalımlı dönemi atlattıktan sonra devletin yereldeki kontrolünü ve halkın güvenliğini temin için yeni kurumları devreye koymaya başlamıştır. Muhtarlık teşkilatı, bu saikle ilk olarak 1829 yılında İstanbul’da hayata geçirilirken, başkent dışında ise dört yıl kadar sonra Kastamonu’da halk ile âyan arasında çıkan bir çatışmanın sonucunda âyanlığa alternatif olarak ortaya çıkmış, öteden beri yerel güçleri tasfiye etmek isteyen padişahın da onayıyla ülke genelinde tatbik edilmeye başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin mahalli idaresinin alt kademesini oluşturan, kuruluşundan günümüze kadar mülki ve mahalli idarenin görevlerini üstlenmesi yönüyle hem merkezin temsilcisi hem de beledi işlerin takipçisi olan, farklı zamanların değişen koşulları altında bazen inişli çıkışlı süreçler geçirerek de olsa varlığını devam ettirebilen muhtarlık kurumunu inceleyen bu kitap, Osmanlı dönemine ait arşiv, kanun mecmuaları gibi birinci el kaynaklara ve konuyla ilgili araştırma eserlere dayanılarak hazırlanmıştır.

105,00 ₺ 150,00 ₺

Ahmet Ferit'e Mektuplar

Yusuf Akçura

Ahmet Ferit'e Mektuplar

Kategori: Tarih

“Üç Tarz-ı Siyâset’i iyi bulmamışsın da ‘Üç Siyâset’ demişsin, pekâlâ! Daha selis fakat dediğin gibi biraz prentieux (iddialı). Sen üç siyasetten yalnız birincisi kabil diyorsun. Ben de bilahare görmüş olacağın gibi yalnız birincisi gayr-i kabildir diyorum. Ne kadar taban tabana zıt efkâr. Lakin birinci kısım makalem sırf tarih idi, ma-vaka‘ayı hikâye idi. Tabii bence doğrusu zannolunan bir nokta-i nazardan bakılarak. Lakin asıl kabil-i tatbik olur olan üçüncü makaledir ki onu şimdi artık okumuşsundur ve ancak onu okuduktan sonra öyle bahsedebileceğiz, şimdilik kesiyorum. Eğer karşılık makale yazarsan elbet hoş olur… Acele ediyorum değil mi? Belki benimkini de derç etmeyecekler. Amma ne beis var; yaşasın Şûrâ-yı Ümmet!” [25 Mart 1904] Türk düşünce tarihinin önemli isimlerinden Yusuf Akçura ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk İçişleri Bakanı Ahmet Ferit Tek, Kuleli Askeri Lisesi’nde başlayan samimiyetlerini, Akçura’nın vefatına dek sürdürmüş iki yakın dosttur. Birlikte Fizan’a sürgün edilmişler ve yine birlikte Paris’e geçerek Ecole Libre des Sciences Politiques’ten mezun olmuşlardır. Yusuf Akçura’nın 1903’te Fransa’dan Rusya’ya dönüşüyle yoğunlaşmaya başlayan mektuplaşmaları Akçura’nın vefat ettiği 1935’e kadar devam etmiştir. Hemen her hafta karşılıklı yazıldığı anlaşılan mektuplar gösteriyor ki birbirlerini bu derece seven, saygı duyan iki dost herhâlde Türk siyaset ve kültür hayatında enderdir. Bu mektuplar Yusuf Akçura ve Ahmet Ferit Tek’in hayatlarının karanlıkta kalan bazı noktalarının aydınlatılması açısından önemli olduğu kadar, Rusya Türkleri’nin 1905 İhtilali sonrası giriştikleri siyasi mücadelenin tarihinin yazılmasına da mühim katkı yapacak niteliktedir. Belki de en önemlisi, neşredildiği günden beri gündemimizi işgal eden Üç Tarz-ı Siyaset’in yazılış serüveni, Jön Türkler’in muhaceretteki mücadeleleri, birbirleriyle olan ilişkileri hakkında da mektuplar sayesinde yeni bilgiler edineceğiz.

98,00 ₺ 140,00 ₺

Edebiyat

Japon Edebiyatının Zevki

Donald Keene

Japon Edebiyatının Zevki

Çevirmen: Dr. Naoki Yamamoto - Sevde Öztürk

Kategori: Edebiyat

Belki de kiraz çiçeklerinin en büyük cazibesi, kendilerine has güzellikleri değil, çabuk bozulabilmeleridir…” Japonlar neden bir çiçeğin rengarenk açtığı en güzel anına değil de henüz açmamış tomurcuklara ya da dökülme anlarına hayranlık beslemiştir? Neden ışıl ışıl parladığı zaman değil de bulutların arkasına saklandığında dolunaya şiirler yazılmıştır? Bu soruları yanıtlamak için yola çıkan Amerikalı Japon Bilimci Donald Keene, The Pleasures of Japanese Literature isimli bu eserinde Japon estetik idealini dört ana özellik üzerinden (ima, düzensizlik, basitlik ve bozulabilirlik) okuyor ve Batı’daki estetik anlayışıyla radikal farklılıklarını ortaya koyuyor. Kimi zaman birkaç fırça darbesiyle yetinen Japon resminde, kimi zaman sevgiliye kavuşmayı göz ardı eden Japon şiirinde tam olarak ifade edilmekten kaçınılan duyguların bilerek yarım bırakılan özel bir beğeni anlayışından kaynaklandığını ifade ediyor. Yazarın 1986-87 yıllarında gerçekleştirdiği konferanslarından derlenen Japon Edebiyatının Zevki, Japon kültürü ve edebiyatına merak duyan herkesin mutlaka okuması gereken bir eser. Japon Edebiyatı çalışmalarının duayeni Donald Keene’i, ilk kez Türk okuruyla buluşturuyoruz.

67,00 ₺ 90,00 ₺

Ömr-i Edebi 1: Hakikat ve Hayal

Ahmet Rasim

Ömr-i Edebi 1: Hakikat ve Hayal

Kategori: Edebiyat

Ömr-i Edebî 1’de ‘gerçeğin tüm katmanlarını tetkike çalışan’ Ahmet Rasim’in on iki yıllık hakikat ve hayal yazılarına tanıklık ediyoruz. Yazarın daha önce Malumat ve Hazine-i Fünun gibi süreli yayınlardaki fıkralarından seçtiği ve 1897-1900 yılları arasında dört cilt hâlinde yayımladığı bu eserin ilk iki cildi bir araya getirilmiş ve Latin harfleriyle ilk kez kitaplaşmıştır. Eserde yer alan yazılar tür ve konu bakımından çeşitlilik gösterir. Yazarın mukaddimede “Ömr-i Edebî’de intizam aramam” dediği, aralarında konu bütünlüğü bulunmayan bu yazıların ortak noktası onun eşsiz üslubudur. Fıkradan biyografiye, hatıradan makaleye, hikâyeden mensur şiire, denemeden mektuba adeta bir “tür karnavalı” olan bu eserde Ahmet Rasim’in eşsiz üslubuyla birlikte edebî konulardaki özel dikkatini VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle araştırmacı ve okurlara sunuyoruz.

70,00 ₺ 100,00 ₺

Ağaç Kasidesi: Dil Devrimi’nin Hicvi

Bahanur Garan Gökşen

Ağaç Kasidesi: Dil Devrimi’nin Hicvi

Kategori: Edebiyat

“Neyim şu yepyeni yüzyılda? Şair eskisiyim! O, devrim oğlu, o bir bay, ya ben ne? Dünkü beyim! Şu dünkü bey, hani malûm, yani bir pısırık! Bugünkü Türkçeyi bilmez, lisanı bin yıllık!” Halil Nihad Boztepe /Ağaç Kasidesi’nden Halil Nihad Boztepe’nin Ağaç Kasidesi Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en önemli hiciv metinleri arasında yer alır. Himaye-i Eşcar Cemiyeti’nin isteği üzerine kaleme alınan bu kaside, ilk baskısını 1931 yılında yapar. 1947 yılında genişletilmiş baskısıyla toplumsal eleştirinin dozunu arttırır. Aruz vezniyle yazılan Ağaç Kasidesi, Cumhuriyet’in Dil Devrimi’nin yanında kültür politikalarını da eleştiren bir metindir. Bu metin özellikle 1947 baskısından sonra dönemin süreli yayınlarında pek çok tartışmayı da tetikleyerek hem edebiyatın hem de siyasetin gündeminde yerini almıştır. Halide Edib’ten Vâlâ Nurettin’e, Peyami Safa’dan Hakkı Süha Gezgin’e kadar pek çok ismin hakkında kalem oynattığı bu metin, hem 1931 hem 1947 baskısını ihtiva ederken dönemin süreli yayınlarında çıkan bazı yazıları da okurlarla buluşturuyor. Ağaç Kasidesi’nde, Boztepe’nin ağaç ile dil arasında kurduğu eşsiz bağlantıyı izlerken bu metnin kök ve gelenekle dilin tekamülü arasındaki çizgiyi göz ardı etmememiz noktasında ciddi bir ihtar metni olduğunu fark edeceksiniz. Dil ve edebiyat tarihimiz açısından döneminde pek çok tartışma yaratan bu metni VakıfBank Kültür Yayınları olarak araştırmacı ve okurların dikkatlerine sunuyoruz.

63,00 ₺ 90,00 ₺

Vassaf Bey

Memduh Şevket Esendal

Vassaf Bey

Çevirmen: Ahmet Duran Arslan

Kategori: Edebiyat

“Kızım, size yolladığım birkaç parça eşya bana anamdan kaldı. Benim bir kız kardeşim olmadığı gibi bir kızım da yoktur. Tanıdığım birçok kız, kadın içinde de sizden açık yürekli, daha doğru olup da benim evlat sayabileceğim, kendi yüreğinin temizliğine inanarak sevebileceğim kimsem olmadı. Düşündüm, ana kokusu taşıyan bu şeyleri size bırakırsam rahat öleceğim. Sizi çok beğenmiş bir adamın hatırası olarak bunları alacağınıza, saklayacağınıza inanarak iyi günler görmenizi candan dilerim.” Vassaf Bey, Memduh Şevket Esendal’ın taslak hâlinde kalmış son romanıdır. Yazar, bir mektubunda üzerinde çalıştığı bu romanın herhangi bir tezi olmayan, sade bir hikâye olacağını belirtse de roman 1930’ların Türkiye’sinde devam eden Ankara-İstanbul ikiliğini, toplumsal kategorileri, kadınların kamusal rolleriyle ev içi rollerinin çatıştığı alanları ve ailenin yeni toplum için önemini vurgulayan belli tezlerden kendisini soyutlayamamıştır. Romanın adı Vassaf Bey olsa da belirleyici karakter bir kadındır. Mustafa Şerif Onaran bir yazısında bunun altını şu cümlelerle çizer: “Esendal, yeni bir yapılanmaya geçilen Cumhuriyet döneminde, kadına düşen sorumluluk üzerinde duruyor. Ona göre yeni toplumun en önemli yapı taşı kadındır. Vassaf Bey işte böyle bir kadının, Perihan’ın romanıdır.” Öyküleriyle olduğu kadar romanlarıyla da Türkçenin sesi olmaya devam eden Memduh Şevket Esendal’ın Vassaf Bey romanı VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle okurlarını bekliyor.

35,00 ₺ 50,00 ₺

Sanat

Müzik Terimleri Sözlüğü

Kazım Uz

Müzik Terimleri Sözlüğü

Çevirmen: Mehmet Öncel

Kategori: Sanat

“Sûzidilârâ, ibtidâ rast ba‘dehu bûselik, çargâh perdeleri ile âğâz edüb nevâya ve ba‘dehu hüseynî ve çargâh perdelerine sıkca çarpmak sûretiyle bûselik perdesiyle dügâh, rast, geveşt perdelerini âşikâr ederek rast perdesinde karar eder bir makam olub makâm-ı mezkûrun çargâhdan muhayyere, geveştden yegâha kadar seyri de vardır. Bu makâm-ı dilârâ cennetmekân Sultân Selim Han hazretlerinin bâğ-ı tabiatlarından bir gonce-i latîfleridir. Sûzidilârâ, başlangıçta rast, sonrasında bûselik, çargâh perdeleri ile başlayıp nevâya ve sonra hüseynî ve çargâh perdelerine sıkça çarpma yapmakla bûselik perdesi ile dügâh, rast, geveşt perdelerini belli ederek rast perdesinde karar veren bir makam olup bahsi geçen makamın, çargâhtan muhayyere, geveştten yegâha kadar seyri de vardır. Bu gönül süsleyen makam, Sultan III. Selim’in -mekânı cennet olsun- zevk bahçesinden güzel bir tomurcuktur.” Kâzım Uz, XIX. yüzyılın son çeyreği ve XX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı münevveri ve Cumhuriyet aydını olarak döneminin fikir ve sanat dünyasını kendi lisanınca açık bir şekilde ortaya koymaya çalışan bir mûsikî sevdalısıdır. Zekâî Dede, Bahâriye Mevlevîhânesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede ve Musullu Hâfız Osman Efendi gibi kendi devrinin en kudretli sanatkarlarının rahle-i tedrisinden geçerek Osmanlı’nın zengin mirasının muhafazasına çalışan Kâzım Uz; akran olarak Rauf Yekta, Ali Rıfat Çağatay, Hafız Ahmed Irsoy, İsmail Hakkı Bey ve Tanburi Cemil Bey gibi hem mûsikîşinas hem de müzikolog şahsiyetlerle hemhal oluşunun yanı sıra Dârü’l-Elhân’da Batı müziği derslerini verecek kadar da bu müziğe hâkim birisidir. Kâzım Uz, 69 yıllık ömründe hocalarından tevarüs eden kıymetli bilgilerden gelecek nesillerin de istifade etmesi adına Mûsikî, İbtidâî Nota Dersleri, Mûsikî Nazariyatı, Mûsikî Istılâhatı, Notalı Mektep Şarkıları ve Osmanlı Gençlerine Tuhfe başlıklı 6 kitap; çeşitli mecmûalarda yayımlanmış 21 makale ile muhtelif makam ve usûllerde bestelenmiş 200’e yakın eser bırakmıştır. Elinizdeki bu kitabın ana eksenini, özel arşivlerden istifade etmek kaydıyla bahusus neşredilmeyen eserleri, besteleri ve Müzik Terimleri Sözlüğü (Mûsikî Istılâhatı) oluşturmaktadır. Kâzım Uz’un hayatını, mûsikî karakterini, eserlerini ve bestelerini ele alan bu kitap; orijinal metin, günümüz Türkçesi ve literatür değerlendirmesi ile birlikte sunulan Müzik Terimleri Sözlüğü ile her müzikseverin başvuru kaynağı olmaya namzet bir eser.

140,00 ₺ 200,00 ₺

Kenzü't Tuhaf: 14. Yüzyıldan Bir Müzik Risalesi

Kenzü't Tuhaf: 14. Yüzyıldan Bir Müzik Risalesi

Çevirmen: Zeynep Yıldız Abbasoğlu

Kategori: Sanat

14. yüzyılda İsfahan’da yazılmış olan ve Hasan-ı Kâşânî isminde kimliği meçhul bir yazara atfedilen Kenzü’t-Tuhaf, müzik düşüncesi tarihine dair günümüze ulaşan en önemli kaynaklardan biridir. Hem müellifin kendisi hakkında verdiği bilgiler, hem de metnin dili ve üslûbu dönemin bir “şair-müzisyen”i tarafından kaleme alındığını gösterir. Türkçeye “Hediyeler Hazinesi” olarak tercüme edilebilecek bu risâle, hacim olarak oldukça küçük olmasına rağmen, Doğu kültürünün müzikal geçmişine ışık tutması açısından bir “hazine” değerindedir. Özellikle, tarihi bilgilerin oldukça az olduğu çalgılar konusunda çok ince detaylar barındırması ve anlatımları çizimlerle zenginleştirmesi sayesinde, müzik tarihinin en ilginç konularından biri olan çalgılar hakkında muhteşem veriler sunar. Elinizdeki kitap, 14. yüzyılın bu eşsiz müzik risâlesinde yer alan bilgilerin tarihsel ve kültürel bağlamı içinde değerlendirildiği bir araştırma yazısını ve metnin Farsçadan Türkçeye açıklamalı tercümesini içermektedir.

63,00 ₺ 90,00 ₺

İhsan Özgen: Sesler, Renkler ve Çizgiler Peşinde

Ahmet Yağmur Kucur

İhsan Özgen: Sesler, Renkler ve Çizgiler Peşinde

Kategori: Sanat

İhsan Özgen, Sanatı Yaşamak kitabında “Sanatçı olmak kolay değildir, sanatı yaşamak ise başka bir şey. Ben ise sadece sanat denilen ‘ev’in bir konuğuyum ve orada yaşamak istedim hayatım boyunca. Hepsi bundan ibaret.” demişti. Bir ev olarak sanata sığınan, onu yapan değil yaşayan olmanın arzusunu yaşamı boyunca üstünde taşıyan İhsan Özgen’in yolculuğuna yakından tanık olacağınız bu kitap; müzik, resim ve edebiyat gibi pek çok sanatla iç içe geçmiş tutkulu bir arayışın izlerini de gözler önüne seriyor. Türk müziğinde özellikle kemençe virtüözü olarak anılsa da kemençenin yanı sıra tanbur, lavta ve viyolonselle yaptığı icralar, saz müziğine olan yoğun dikkatiyle beraber sanatta evrensel olanla kurmak istediği bağlantı İhsan Özgen’i tek bir sıfatla anmamıza mâni oluyor. Müzisyenliğin yanında ressamlık, deneme yazarlığı ve kemençe yapımcılığı gibi birçok alanda kendi kabuğunu genişleterek ilerlemeyi seçmiş Özgen’in, sanatını ve yaşamını nasıl beslediği hem kendisinin hem de yolculuğuna eşlik eden yakınlarının dilinden röportajlar, belgeler ve fotoğraflarla anlatılıyor. Bu kitap; yaşamı seslerin, renklerin ve çizgilerin peşinde geçmiş bir sanatçının arayış yolculuğuna eşlik etmek isteyen okurlarını bekliyor.

140,00 ₺ 200,00 ₺

Türk Sineması

Kurtuluş Kayalı

Türk Sineması

Kategori: Sanat

Eleştirmenler eskiden elde fener örnek Türk filmi ararken şimdilerde artık her yeni filmi, yepyeni yönetmenlerin, genç Türk sinemasının harikalar yaratan yönetmenlerinin başyapıtları olarak görüyorlar. Eleştirmenler her üç-beş senede bir yarattıkları yepyeni yönetmenler kuşağının ürünlerine toz kondurmayıp başyapıt yaftasını yapıştırıyorlar. Neredeyse her film harikalar yaratıyor ve yeni, yepyeni, çok yeni, en yeni yönetmenler nefes nefese birbiri üzerine başyapıtlar üretiyor. Türk sinema eleştirisinde bu iki sürecin farklı şekilde değerlendirilme çelişkisi Türk sinemasının alametifarikasını oluşturuyor. Belki gün gelir eleştirmenler bu çelişkinin farkına varır. Kurtuluş Kayalı bu kitabında Türk sineması üzerine eleştirel değerlendirmelerine devam ediyor. Türk sinemasının, Metin Erksan; Lütfi Akad; Yılmaz Güney; Şerif Gören ve Zeki Ökten gibi sıra dışı yönetmenlerinin yanı sıra tipik yönetmenlerini de içerecek şekilde, sosyolojik bir manzarasını çiziyor. Kayalı’nın Türk sinemasına dair yerleşik yargıları sarsan perspektifi sayesinde kitap bu alanda gelecekte yapılacak incelemeler için sağlam bir zemin vadediyor.

70,00 ₺ 100,00 ₺

İktisat

Örnek Uygulamalarla Kredi Derecelendirme

Feyzullah Yetgin

Örnek Uygulamalarla Kredi Derecelendirme

Kategori: İktisat

“Günümüzde, kredi derecelendirme kuruluşları, küreselleşen finansal sistemin önemli bir parçasıdır ve dolayısıyla küresel ekonomiyi etkilemektedir. Görevleri, özel sektör ve kamudaki potansiyel yatırımcılar için borç veren kuruluşların kredi değerlilik düzeyi ile ilgili güvenilir ve bağımsız bir görüş sunmaktır.” Kredi derecelendirmenin yatırımcı, kreditör, ihraççı ve düzenleyici gibi paydaşlar için faydaları çok çeşitlidir. Örneğin, yatırımcılar için derecelendirmeler, yatırım yapacakları enstrümanı (hükümet, şirket veya finansal araç) daha iyi anlamalarına ve yönetmelerine olanak tanır. Kredi verenler için derecelendirmeler, kredi verdikleri şirketlerin ve hükümetlerin geri ödeme risklerini daha iyi değerlendirmelerine olanak tanır. İhraççılar için derecelendirmeler, kredi değerleri iyi olan araçların ve şirketlerin daha iyi fiyatlandırma imkânlarına sahip olmalarına olanak sağlar. Düzenleyiciler için derecelendirmeler, finansal piyasalardaki risklerin daha iyi anlaşılmasına ve yönetilmesine katkı sunar. Derecelendirme kuruluşları, derecelendirme yaparken genellikle finansal araçların, şirketlerin ve hükümetlerin finansal durumlarını, operasyonel performanslarını, pazar koşullarını ve diğer faktörleri dikkate alır. Elinizdeki bu kitap; kredi derecelendirme kuruluşlarının çalışma prensiplerini, derecelendirme türlerini ve derecelendirme sürecini ayrıntılı bir şekilde ele alarak okuyucular tarafından kredi derecelendirme kuruluşlarının faaliyetleri, derecelendirme türleri, derecelendirmenin paydaşlara faydaları ve derecelendirme metodolojileri gibi konuların örnek derecelendirme vaka çalışmaları ile somut olarak anlaşılmasını hedeflemektedir. Eserde; derecelendirmenin yatırımcılar, kredi verenler, ihraççılar ve düzenleyiciler gibi paydaşlar için nasıl faydalı olabileceği uygulamalı olarak örnekler ile anlatılmaktadır.

119,00 ₺ 170,00 ₺

Sermaye ve Zaman 2. BASKI

Martijn Konings

Sermaye ve Zaman 2. BASKI

Çevirmen: Zeynep Nur Ayanoğlu - Işık Barış Fidaner

Kategori: İktisat

Batı ekonomileri büyük krizler yaşamak pahasına neden hâlâ spekülatif yatırımlara müsaade ediyor? Martijn Konings, bu kitabında neoliberalizm ve onun eleştirilerine dair sosyoloji, ekonomi ve felsefenin hem çağdaş hem de klasik literatürün yeni bir okumasını yapıyor; sermaye ve zamanın bir araya gelip spekülasyon olgusunu nasıl oluşturduğunu resmediyor. İlk neoliberal eleştiriler devleti, tarafsız ve piyasanın dışında konumlandırmışlarken, Konings aslında devletlerin spekülatif hareketlere müdahil olduğunu iddia ederek, 1970’lerden beri süregiden piyasa krizlerini başka bir gözle yorumluyor. Diğer bir deyişle liberalizmi eleştiren neoliberalizmin bir eleştirisini sunuyor. Foucault, Hayek ve Minsky gibi düşünürlerin neoliberalizm yorumlarını ele alan Konings, çağdaş finansal sistemin işleyişini Niklas Luhmann’ın sistem çözümlemesi ve öz-göndergelilik kavramları ekseninde tekrardan düşünmeyi öneriyor. Çift girişli muhasebe kayıtları, merkez bankası para politikaları, yatırımlarda kaldıraç kullanımı gibi enstrümanları felsefi, sosyolojik ve politik bir bakışla değerlendiren Konings, okurlarını neoliberal zihniyeti ve neoliberalizmin güç kullanımını spekülasyonun edimselliği ve üretkenliği üzerinden anlamaya davet ediyor. <i>Sermaye ve Zaman: Neoliberal Aklın Yeni Bir Eleştirisi</i> spekülasyon, neoliberalizm ve çağdaş finansa dair yeni bir bakış açısı sunuyor.

70,00 ₺ 100,00 ₺

Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri

Greta R. Krippner

Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri

Çevirmen: Ahen Yağan

Kategori: İktisat

Başta Amerikan ekonomisi olmak üzere tüm dünyada yaşanan finansal çılgınlık, panik ve çöküşler çağının tarihsel ve politik kökenleri bu kitabın konusu. Son otuz yılda ABD ekonomisinde finansın yükselişinin politik sosyolojisini sunan Krippner’ın argümanı, birbiri ardına gelen ABD yönetimlerinin piyasada finansallaşmayı artıran politika tercihlerini, kendi başına bir politika hedefi olarak değil, 1960’ların sonunda ortaya çıkan mali kriz ve meşruiyet krizi gibi acil sorunlarla doğrudan yüzleşmekten kaçmanın bir yolu olarak benimsediğidir. Bu, ABD siyasetinin ve toplumsal gelişiminin son kırk yılını anlamak için son derece önemli bir argümandır ve ekonomi sosyolojisini siyaset sosyolojisine yeniden bağlamaya yardımcı olan bir yaklaşımdır. Michigan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü hocalarından Greta R. Krippner, finansallaşmaya elverişli bir makro ortamın yaratılmasında hayati önem taşıyan devlet eylemlerine odaklanmaktadır: (1) 1970’ler ve 1980’ler boyunca finansal piyasaların serbestleştirilmesi; (2) 1980’lerin başındaki büyük mali dengesizlikler bağlamında ABD ekonomisine yabancı sermaye girişini teşvik eden politikalar ve (3) 1979’da sıkı para politikalarına geçişin ardından para politikasının yürütülmesindeki zorluklar. VakıfBank Kültür Yayınları’nın iktisat dizisinin bu kitabı, günümüz iktisadi hayatının bu önemli kavramı, finansallaşma’yı tarihsel sosyolojinin perspektifinden anlatıyor.

70,00 ₺ 100,00 ₺

Çöküş: Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Adam Tooze

Çöküş: Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Çevirmen: Ahmet Fethi Yıldırım

Kategori: İktisat

Günümüzün saygın ekonomi profesörlerinden Adam Tooze’nin 2008 küresel krizinin başta ABD olmak üzere Çin, Rusya ve Avrupa üzerindeki etkilerini incelediği bu çalışma, okurlarına, ekonomi tarihi alanında yeni bir vizyon sunuyor. 1929’daki Büyük Buhrandan sonra dünyanın yaşadığı en büyük kriz olarak kabul edilen 2008 küresel ekonomik krizini, yazar, “çöküş” olarak nitelendiriyor. ABD’nin en büyük yatırım bankalarından Lehman Brothers’ın 600 milyar dolarlık borcuyla iflas etmesi üzerine başlayan, sonuçları dünya geneline yayılan ve gelecek yılları etkisi altına alarak bütün güç dengelerini sarsan bu kriz, yazarın “Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi?” sorusu çerçevesinde ele alınıyor. Krizlerin nasıl oluştuğu ve küresel boyutta nasıl yayıldığının bilinmesinin, yaşanabilecek yeni krizlere karşı alınması gereken önlemler açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Tooze, bir tarihçi titizliğiyle küresel-siyasi gelişmeleri, finans piyasalarında olup bitenlerle ilişkilendirip, 2008 krizini tarihsel bağlamına oturtuyor. Böylece bu eser, krizin karmaşık yapısının çözümlenmesine kapsamlı ve önemli bir katkı sağlıyor. 2019 yılında Lionel Gelber Ödülü’ne layık görülen Çöküş; sermaye akışları, kamu borçları, bilançolar, tahvil-bono getirileri ve daha pek çok verinin istatiksel analinizi içeren tablo ve grafiklerle zenginleştirilmiş nitelikli bir çalışma.

105,00 ₺ 150,00 ₺

Felsefe

Platon ve Sokratik Diyalog: Edebî Bir Formun Felsefi Kullanımı

Charles H. Kahn

Platon ve Sokratik Diyalog: Edebî Bir Formun Felsefi Kullanımı

Çevirmen: Halid Metin Yolcu

Kategori: Felsefe

Erken diyaloglardan Devlet’e doğru ilerleyen anlamlı bir tasarıma dair en makul açıklama yazarın niyeti ile ilgili hipotezdir. Çünkü bana kalırsa hepimiz örtülü bir biçimde böyle bir tasarım ve niyeti fark ediyoruz, konuşanın Platon olduğunu ve Devlet’in merkezî kitaplarında yalnızca Sokrates’in diyalog personasının konuşmadığını biliyoruz. Bizim için Platon diyalogların yazarıdır. Diyalogları birbirine bağlayan ve Devlet’te her biri bir araya gelen tematik hatlar ağının oluşturduğu birlik örüntüsü şunu söylememize müsaade eder: yazarın kastı işte bu. Literatürde tartışılmaz bir yere sahip olan, geçtiğimiz yüzyılın en önemli felsefe tarihçilerinden Charles H. Kahn Platon ve Sokratik Diyalog’da, Platon yorumculuğunda hâkim olan paradigmaya karşı ciddi bir eleştiri ve ikna edici bir alternatif sunuyor. Platon’un erken dönem eserlerinin, onun olgun felsefesinin açıklanması için bilinçli bir hazırlık olarak okunduğu kitapta, diyaloglar arasındaki farklılıklar filozofun düşüncesindeki aşamalar değil, gerçekliğe dair yeni ve alışılmadık bir görüşün sunulmasındaki farklı yön ve anlar olarak değerlendiriliyor. Kahn’a göre Sokratik diyaloğun kurgusal karakteri bir kez kabul edildiğinde, Platon’un erken dönem diyaloglarının tarihsel Sokrates’in felsefesini temsil ettiğini düşünmek için hiçbir neden kalmaz ve Devlet ile Phaidros’a kadarki tüm diyaloglar bütünleşik bir biçimde yorumlanabilir. Platon ve Sokratik Diyalog, Platon felsefesi ve literatürüne girmek için eşsiz bir fırsat sunuyor.

154,00 ₺ 220,00 ₺

Aristoteles’in Dönüşümü: Antik Şârihler ve Etkileri

Richard Sorabji

Aristoteles’in Dönüşümü: Antik Şârihler ve Etkileri

Çevirmen: Muhammet Fatih Kılıç

Kategori: Felsefe

“Şârihlerin önemi, bir yönüyle Aristotelesçi ve Yeni-Platoncu okulların düşüncelerini ve tedrisatını temsil etmelerinde, diğer yönüyle kayıp felsefi eserlerden birçok orijinal alıntıyı koruyarak Antik Yunan felsefesinin 1100 senelik panoramasını sunmalarında yatmaktadır. Daha da önemlisi şârihler, kendilerinden sonraki dönemde İslam ve Avrupa felsefesi üzerinde derin etkiler oluşturmuşlardır. Bu, kısmen Orta Çağ ve Rönesans bilimine ilham veren Aristoteles karşıtı malzemeyi korumalarından, ama daha çok Aristoteles’i Hristiyan Kilisesi tarafından kabul edilebilir hâle gelecek şekilde dönüştürülmüş bir surette sunmalarından kaynaklanıyordu. Daha sonraki düşünürlerin görüşlerinin arka planını, sadece orijinal Aristoteles değil, dönüştürülmüş ve şârihlerin felsefesine gömülü olan bu Aristoteles oluşturmaktadır.” İlk kez Türk okuruyla buluşan Aristoteles’in Dönüşümü, Aristoteles’in eserlerine şerh yazan antik dönem şârihlerinin öyküsünü kitap ölçeğinde ve bütünlüklü bir şekilde anlatan ilk eserdir. Richard Sorabji’nin editörlüğünde bir araya getirilen ve Aristoteles’in antik şârihler eliyle nasıl bir dönüşümden geçtiğini ve şerh geleneğinin arka planını gözler önüne seren makalelerin her biri, bu dönüşümde katkısı olan isimler ve metinlere ilişkin kapsamlı bir inceleme yürütmektedir.

196,00 ₺ 280,00 ₺

Beden ve Anlam

Beden ve Anlam

Kategori: Felsefe

Çağımızın düşüncesi ve kültürel ögeleri, beden ve anlama dair farklı kavram ve kabulleri içermekte, bu kavramlar üzerinden dünya ile ilişkimizi yeniden tanımlamakta, kültürel kodlarımız bu kabuller çerçevesinde yeniden üretilmektedir. Beden ve anlam, bir başka deyişle madde ve mana, birbirinden ayrı dünyalara ait iki varlık türü olarak kabul görmüşken çağdaş anlam tartışmaları, bedenin anlamın oluşumundaki rolüne vurgu yaparak, beden ve anlam ilişkisini kuran yeni bir çerçeve oluşturmuşlar ve bedeni tartışmanın merkezine koymuşlardır. Aysun Aydın’ın editörlüğünde kitaplaşan Beden ve Anlam, bir problem olarak bedeni ve anlamı tartışan, özellikle bedenin ve anlamın birlikte ele alınışını felsefi ve sosyolojik bağlamda konu edinen makalelerden oluşmaktadır. Beden ve anlam arasındaki ilişkinin içsel ya da dışsal olarak tanımlanması; anlamın bedensel ya da bedene içkin olması; anlamın bedensel temas olarak yorumlanması; anlamın bedenin karşısında ya da bedenden yalıtılmış bir şekilde konumlandırılması; beden üzerine inşa edilen toplumsal, ideolojik, kültürel ve tarihsel anlamlar ve bedeni biçimlendiren anlamlar; bedenin mekânla ve bulunduğu mekâna bağlı olarak ortaya çıkan anlamlarla ilişkisi; bedenin mekânsallığının anlamdaki ifadesi; bedenin yaşamsallığı ve ölümle ilişkisinin anlamı şeklinde sıralayabileceğimiz sorun ve konular, çalışmanın odağını oluşturmaktadır.

70,00 ₺ 100,00 ₺

Physis: Kavramı ve Özü Üzerine

Martin Heidegger

Physis: Kavramı ve Özü Üzerine

Çevirmen: Zeynep Sayın

Kategori: Felsefe

Ve yola koyuluşunda varolanın varlığı olarak tasarımlanmış olan φύσις/physis’in soluk ve tanınmaz hâle gelmiş olan yankısı, bizde bile kendini muhafaza etmektedir; şeylerin “doğa”sından, “devlet”in doğasından ve insanın “doğa”sından söz ederken ve bununla doğaya özgü (fiziksel, kimyasal ve biyolojik düşünülen) “esasları” kastedeceğimiz yerde varolanın varlığını ve özünü kastederken bizler de φύσις/physis’i yankılarız. Ama ilkselliği içinde düşünülmüş olan φύσις/physis’i biz nasıl düşünebiliriz? İlksel düşünürlerin özdeyiş kırıntılarında hâlâ ona özgü taslağın izleri durur mu? Durur gerçekten; yalnızca iz değil üstelik, aksine eğer kulak verir ve dinlersek, duyduğumuz her söz yalnızca φύσις/physis’i söyleyecektir. Başlangıçtaki ilksel Yunan düşüncesinin “ilksel” bir “kimya” anlamında “doğa felsefesi” olarak artık uzundur egemen olan tarihsel yorumunun özsüzlüğü, bunun dolayımlı şahididir. Ama biz bu özsüzlüğü kendi çöküşüne bırakalım.

49,00 ₺ 70,00 ₺

Kesişimler

Yeni Şef: Bürokratik Tutuculuk ve Liderlik

Niklas Luhmann

Yeni Şef: Bürokratik Tutuculuk ve Liderlik

Çevirmen: Mustafa Şahin Garipbaş

Kategori: Kesişimler

“Yönetici değişikliği idari rutinde heyecan verici ve nadir görülen olaylardan biridir. Seçim sonuçları belli olduğunda ve yeni bir rejim ihtimali söz konusu olduğunda bakanlıkların koridorlarındaki gerginliği hissedebilirsiniz. Akabinde işler neredeyse tamamen durur. Zira kimse ne bekleyeceğini bilemez ve bir süre, âdeta dedikodularda teselli arar hâle gelinir. Bir bölüm yöneticisinin işten ayrılmasının etkisiyse nispeten daha azdır. Fakat bu da ilgi çekici, özel bir durumun ortaya çıkmasına sebep olur: Halef-selef meselesi, idari bir organizasyonun en alt kademelerine kadar popüler bir sohbet konusudur.” İş dünyasındaki sosyal ilişkiler, sosyologların önde gelen araştırma konularından biri olduğu gibi çalışanların ve idarecilerin de en çok merak ettiği konulardan biridir. Yeni Şef: Bürokratik Tutuculuk ve Liderlik modern dünyada, irili ufaklı çeşitli kamu ve özel işletmelerin, çalışanları ve şefleri arasındaki insani ilişkilerin nasıl düzenlendiğini ve bu ilişkinin dinamiklerini çözümlemeye çalışıyor. Niklas Luhmann’ın Yeni Şef’i, çalışanlar ve şefleri arasındaki ilişkilere yeni bir pencereden bakıyor. Yazılı ve yazılı olmayan kurallar, çalışanlar arasındaki gruplaşmalar ve rekabet gibi meselelere değinen eserin sorusu basit: İdareye yeni bir şef geldi, neler olacak?

33,60 ₺ 48,00 ₺

Homo İnformatiks

Luc De Brabandere

Homo İnformatiks

Çevirmen: İlhan Burak Tüzün

Kategori: Kesişimler

Bir mühendis, matematik tutkunu ve aynı zamanda felsefe alanında akademik çalışmaları olan Luc de Brabandere, farklı alanları sentezlemeyi seven bir düşünür. Yazarın tüm bu yönlerinden beslenerek ortaya koyduğu eser, sayıların diliyle sözel dili karşılaştırarak Homo İnformatiks adlı yeni bir insan türünün doğmakta olduğunu haber veriyor ve bu insan türünün sınırlarını tartışıyor. Eser aynı zamanda Aristoteles’ten Hârizmî’ye, Leibniz’den Thomas Bayes’e, Bertrand Russell’dan Claude Shannon’a pek çok önemli ismi bir araya getiriyor ve internet ve bilgisayarların hızla değişen yenilikçi dünyalarının matematik, mantık ve felsefeye dayanan temellerini tarihsel gelişim süreci içinde ele alıyor. Akıcı bir anlatım tekniği ile kaleme alınan ve Türkçeye Homo İnformatiks: Bilişim, Matematik ve Mantığın Kesişen Dünyaları adıyla kazandırılan bu çalışma, sadece uzmanların değil yenilikçi düşünce ve yaratıcılık gibi konulara ilgi duyan kitapseverlerin de zevkle okuyacağı bir eser.

49,00 ₺ 70,00 ₺

Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları

Lev TolstoyMahatma K. Gandhi

Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları

Çevirmen: Fahrettin Biçici

Kategori: Kesişimler

Edebiyat dünyasının baş tacı Tolstoy’un en büyük hayranlarından birinin Gandhi olduğunu biliyor muydunuz? Pasif direnişçilerle beraber kurduğu kırsal yaşam topluluğuna “Tolstoy Çiftliği” adını verdiğini? Gandhi’nin Tolstoy’a yazdığı ilk mektubunun nedeninin, onun Hintli bir devrimciye yazdığı, Hindistan’ın özgürleşmesi için tek yolun şiddeti reddetmek ve sevginin yasasına boyun eğmek olduğunu söyleyen mektubunu tercüme etmek ve yayımlamak için izin istemek olduğunu? Peki Gandhi mektup yayımlanırken hangi bölümlerin çıkartılmasını istedi? Tolstoy ile Gandhi’nin mektuplaşmalarını okurken, ahlaki mükemmeliyetçilikten ödün vermeden nasıl mücadele edilebileceğini göreceksiniz. Tolstoy’un dediği gibi kesinlikle direnmemek mi, yoksa Gandhi’nin öğütlediği gibi pasif direniş mi doğrusuydu? Bu kitap, kötülüğe karşı direnerek bir hayat sürmenin çarelerini arayan bu iki bilge insanın bu yolda birbirine nasıl destek olduğunu merak edenler için…

29,40 ₺ 42,00 ₺

On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu

John Ruskin

On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu

Çevirmen: Erdem İlgi Akter

Kategori: Kesişimler

İngiltere’de yaşanan Sanayi Devrimi 19. yüzyıl entelektüellerince nasıl deneyimlendi? Devrimin ne gibi çevresel sonuçları oldu? O zamanlar İngiltere gökleri nasıldı? Bu gökler, 19. yüzyıl sanatına nasıl yansıdı? Nasıl yansımalıydı? Bir Victoria Çağı entelektüeli olan sanat eleştirmeni, sanat tarihçisi, ressam, şair, toplumbilimci, düşünür John Ruskin, Sanayi Devriminin sonuçlarını çevresel yönden ele alan ilk metinlerden birini ortaya koyuyor On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu adlı çalışmasında. Ruskin’in 1884-1885’te Oxford Üniversitesi’nde verdiği derslerin notlarından oluşan bu metin, dönemin “musibet rüzgârını” bir sanat tarihçisinin gözüyle ve 19. yüzyıl gözlemciliğiyle ortaya koyuyor. Bu gözlemleri, farklı mekânların gökleriyle, büyük ressamların eserleriyle, şiirle ve antikçağ metinleriyle harmanlıyor. Estetik, eleştirel ve ilham verici; kendi ifadesiyle, “gökyüzünün işaretlerine” etkisi ol(a)masa da, zamanın işaretlerini etkilemiş bir eser On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu.

33,60 ₺ 48,00 ₺

İnsan ve Toplum

Şimdi Al Sonra Öde: Borçla Satın Almanın Tarihsel Sosyolojisi

M. Fatih Karakaya

Şimdi Al Sonra Öde: Borçla Satın Almanın Tarihsel Sosyolojisi

Kategori: İnsan ve Toplum

İster fiziksel isterse sanal bir mağazada olsun sepetinizi doldurup da ödeme aşamasına geçtiğinizde borçla satın alma bir seçenek olarak karşınıza çıkar. Bu, eski zamanların veresiye kültüründen taksitli satışlara ve günümüzün kredi kartıyla ödemelerine dek devam etmiş ve çoğu zaman da bir zorunluluk hâlinin sevk ettiği kadim bir seçenektir. Borçla satın almanın farklı görünümlerinin, farklı toplumsal vasatlarda ortaya çıkıp yaygınlaşması, kültürel, siyasî, hukukî, dinî ve ekonomik birçok gerilim ve özgünlüğe işaret eden birer hikâyedir. Elinizdeki kitap ABD, Britanya ve Fransa gibi finansallaşma sürecine erken dönemlerde dâhil olmuş ülkelerle bu sürece görece geç bir zamanda girmiş Türkiye’de veresiye, taksitli ve kredi kartıyla alışveriş ilişkilerini ele almaktadır. Tarihsel sosyolojinin imkânları ile biyografik metinlerden reklamlara, yasal düzenlemelerden mektuplara uzanan bir malzemenin ışığında borçla satın almanın karşılaştırmalı tarihsel sosyolojisi yapılmakta, ilginç özgünlüklere ve şaşırtıcı benzerliklere dikkat çekilmektedir. Weimar Almanya’sındaki hiper enflasyonun, tıpkı Türkiye’de 1970’lerdeki enflasyon gibi tüketici kredilerinin doğuşunu nasıl geciktirdiğini, Britanya’da posta yoluyla ve kiralamayla satın alma örüntülerinin tüketici ile birincil ilişkiler geliştiren mümessiller eliyle örgütlenmesinin, Türkiye’de beyaz eşya bayileri üzerinden taksitli alışverişlerin yaygınlaşmasıyla şaşırtıcı benzerliklere sahip olduğunu göreceksiniz. Şimdi Al Sonra Öde Borçla Satın Almanın Tarihsel Sosyolojisi okuru, borçla satın almanın gündelik hayatın rutini hâline geldiği bir devirde bu rutinin tarihine bir yolculuğa çıkartıyor.

84,00 ₺ 120,00 ₺

Sosyolojiyi Kurmak: Montesquieu, Tocqueville, Comte, Durkheim

Enes Kabakcı

Sosyolojiyi Kurmak: Montesquieu, Tocqueville, Comte, Durkheim

Kategori: İnsan ve Toplum

Sosyolojinin kurucu isimlerinin önemli bir kısmı, canlı bir organizma olarak telakki ettikleri toplumun belirli evrensel yasalara tabi olduğunu iddia etmekteydiler. Onlara göre sosyolojinin birincil misyonu bu kanunları keşfetmekti. Toplumsal kanunlar bir kez keşfedildiğinde, toplumun hayatiyet ve işleyişine vakıf olunacak, gidişatı öngörülebilecek yani geleceğe dair spekülatif kestirimlerin ötesinde bilimsel hükümlere varmak mümkün olacaktı. “Tarihi bilinmedikçe, bir bilim tam olarak anlaşılamaz.” Comte’un bu lakonik ifadesi belki de en fazla, bizzat kurduğu ve “sosyoloji” adını verdiği bilim için geçerlidir. İsim babası tarafından bilimler hiyerarşisinin zirvesine yerleştirilen bu yeni bilim Fransa’da doğar, kurumsallaşır ve yirminci yüzyıl başlarında bilimsel meşruiyet ve özerklik kazanarak akademik bir disipline dönüşür. Elinizdeki bu kitapta, Durkheim’ın ifadesiyle “bir Fransız bilimi” olarak on dokuzuncu yüzyılda inkişaf eden sosyolojinin erken dönem tarihi, dört kurucu düşünürden hareketle incelenmektedir. Sosyolojinin doğuş ve kurumsallaşma sürecine damgalarını vuran Montesquieu, Tocqueville, Comte ve Durkheim; entelektüel biyografileri, düşünsel kaynakları, siyasal pozisyonları, toplumsal çözümlemeleri, kuram ve yöntemleri itibarıyla ele alınmaktadır. Sosyolojinin önde gelen dört Fransız kurucusunun orijinal metinlerini merkeze alan bu sentetik çalışma, onların bilim ve toplum anlayışlarındaki farklılıkları göstermeyi amaçlamakla birlikte aralarındaki benzerliklerin, düşünsel ilişki ve sürekliliğin altını çizmeyi de ihmal etmemektedir.

84,00 ₺ 120,00 ₺

Sosyal Zihin: Bilişsel Gelişimde Sosyal Etkileşimin Rolü

Sosyal Zihin: Bilişsel Gelişimde Sosyal Etkileşimin Rolü

Kategori: İnsan ve Toplum

Bilişsel becerilerin çocukluktan itibaren nasıl geliştiği ve bu gelişimin hangi faktörlere bağlı olduğu uzun yıllardır farklı disiplinlerden araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Bu konuyu gelişim psikolojisi ve sosyal psikoloji alanında yapılan araştırmaların bulguları üzerinden ele alan Sosyal Zihin, Bilişsel Gelişimde Sosyal Etkileşimin Rolü, sosyal yapılandırmacı görüşün argümanlarını temel alıyor ve çocuğun bilişsel gelişiminin yaşadığı sosyal ve kültürel atmosfer içinde, sosyal ilişkilerin desteğiyle gerçekleştiğini iddia ediyor. Özdüzenleme becerisinden ana ve ikinci dil edinimine, ahlak kurallarını öğrenmeden zihinselleştirmeye kadar pek çok bilişsel becerinin gelişimsel sürecine ışık tutan bu kitap, çocukların ebeveynleriyle, akranlarıyla ve öğretmenleriyle kurdukları ilişkilerin ve bu ilişkilerin yaşandığı sosyal ve kültürel ortamın erken yaştan itibaren bilişsel becerilere nasıl katkıda bulunduğunu açıklıyor. Alanlarında uzman akademisyen ve araştırmacıların Türkiye’de ve uluslararası yazında bilişsel gelişim konularını derlediği Sosyal Zihin, Bilişsel Gelişimde Sosyal Etkileşimin Rolü, çocukların bilişsel becerilerinin yalnızca biyolojik ve nörolojik olgunlaşmanın etkisiyle değil, sosyal ilişkilerin ve sosyo-kültürel çevrenin etkisiyle serpildiğini anlamak isteyen başta psikoloji olmak üzere bilişsel gelişimi merak eden tüm okurların ilgisini çekecektir.

70,00 ₺ 100,00 ₺

Yapay Zekâ: Disiplinlerarası Yaklaşımlar

Yapay Zekâ: Disiplinlerarası Yaklaşımlar

Kategori: İnsan ve Toplum

“Yapay zekâ sizi sevmez ya da sizden nefret etmez. Siz sadece onun işini görmek için kullanabileceği atomlardan ibaretsiniz.” Eliezer Yudkowsky Yapay zekâ her geçen gün gelişmekte, hayatımızın her köşesine nüfuz etmektedir. Özellikle akıllı telefonların kullanımı ile birlikte yapay zekâ uygulamaları da yaygınlaşmış, öncesinde yapay zekâ ile hiç tanışmamış sıradan insanların bile yaşamlarında kendine yer bulmuştur. Örneğin, sadece bir kez girdiği reklam duyurusunun içeriğini oluşturan ürün ile ilgili birçok duyuruyu yine isteği dışında peşi sıra almaya başlayınca önceleri “Nereden biliyor?” diye şaşıran insanın bu işlemin ardındaki nedeni merak etmemesi elbette mümkün değildir. Hayatın bu kadar içine girmiş bir teknolojiye duyulan merakın her geçen gün artması, bu farkındalığın artık bireysel olmaktan çıkartılarak topluma mâl etme zamanının geldiğini gösteriyor. İşte bu kitap tam da bu amacı temel alarak hazırlandı. Elinizdeki bu eser, içerdiği konuların temelden başlanarak ele alınması ve yapay zekâ ile ilgili tartışmaları sadece teknik alanlar ile sınırlandırmayarak herkesin anlayabileceği şekilde sektör uzmanları ve akademisyenler tarafından hazırlanması ile yapay zekâ literatüründe öncü eserlerden biri olmaya aday. Kitap ayrıca Endüstri 4.0’ın odak noktası haline gelen yapay zekâyı, uygulama alanlarında görmek ve gerçek dünyada nasıl çalıştığını anlamak isteyenlerle birlikte yapay zekâyı kendi uygulama alanlarına dâhil etmek isteyenlerin de faydalanabilecekleri bir eser. Yapay zekânın ortaya çıkışının, bugüne kadarki gelişiminin ve günümüz örneklerinin anlatıldığı bu kitapta ayrıca, ele alınan alanlar açısından yapay zekânın mevcut ve potansiyel etkileri ile birlikte gelecekte bu alanları nasıl şekillendirebileceği üzerinde de durulmaktadır.

98,00 ₺ 140,00 ₺

Çocuk

Adem Amca ve Yaren: Bir Balıkçı ile Leyleğin Dostluk Hikâyesi

Alper Tüydeş

Adem Amca ve Yaren: Bir Balıkçı ile Leyleğin Dostluk Hikâyesi

Kategori: Çocuk

Adem Amca ve Yaren’in hikâyesi birçok insana ulaştı. Onların dostluğu sayesinde insanlar leyleklere ve göçmen kuşlara başka bir gözle bakmaya başladılar. İnsan ve hayvan arasında kurulabilecek irtibatın en güzel örneklerinden biri Adem Amca ve Yaren’in hikâyesi. Bu kitap, bir leylekle arkadaş olan balıkçı Adem Amca’nın hayatının bu karşılaşmadan nasıl etkilendiğini anlatıyor. Öyle ki Yaren, sadece Adem Amca’nın değil tüm köyün, bu hikâyeye şahit olanların ve bu dostluktan haberdar olan herkesin hayatını değiştirmeye DEVAM EDECEK.

77,00 ₺ 110,00 ₺

Profesör Astro Kedi ve Uzayın Sınırları

Dr. Dominic Walliman

Profesör Astro Kedi ve Uzayın Sınırları

Çevirmen: Nurefşan Çelenk Hamdan

Kategori: Çocuk

Uzayda yaşamak nasıl bir şey? Başka gezegenlerde hayat var mı? Kara delik tam olarak nedir? Profesör Astro Kedi ve arkadaşlarıyla uzayda seyahat ederken galaksimiz, Güneş Sistemimiz ve evren hakkında bilinmesi gereken her şeyi öğrenebilirsiniz. Asteroitlerden uzaylı yaşamına, roketlerden keşif araçlarına kadar Profesör Astro Kedi ile Uzayın Sınırları’nda keşfedilecek çok şey var! MACERA BAŞLASIN!

140,00 ₺ 200,00 ₺

Hayvan Dostlarımız için İlkyardım Rehberi

Gökçe Coşkun

Hayvan Dostlarımız için İlkyardım Rehberi

Kategori: Çocuk

Yaşadığımız evler, mahalleler, şehirler, ülkeler hatta kıtalar farklı olabilir. Ama hepimiz aslında aynı yerde yaşıyoruz: EVİMİZ, DÜNYA! Dünya bizim evimiz ve sadece biz insanlardan dolayı değil, yaşayan her bir canlı türünün varlığından dolayı eşsiz. İşte bu yüzden yaralı, hasta ve zor durumda olan hayvan dostlarımıza yardım etmemiz gereken durumlar için bir ilkyardım rehberi hazırladık! Hadi başlayalım!

98,00 ₺ 140,00 ₺

İstanbul'da Mantar Avı

Jilber BarutçiyanÇağnam Erkmen

İstanbul'da Mantar Avı

Kategori: Çocuk

Emre ve Ezgi, Belgrad Ormanı’nın yanı başında yaşayan dedelerini ziyaret etmeye gider ve ormanda bir yürüyüşe çıkarlar. Sonbaharın renklerine bürünen ormanda, onlarla tanışmayı bekleyen canlılar var. Onlar ne hayvan ne de bitki: MANTARLAR! Ülkemizdeki bitki örtüsünün ve toprağımızın en önemli zenginliklerinden mantarları tanıyalım mı? Kitapta Mantar Amca olarak karşımıza çıkan Mikolog (mantar bilimci) Jilber Barutçiyan eşliğinde mantarların dünyasında bir yolculuğa çıkalım ve yanı başımızda yaşayan bu canlıları yakından tanıyalım.

98,00 ₺ 140,00 ₺

Klasik

Fakültelerin Kavgası

Immanuel Kant

Fakültelerin Kavgası

Çevirmen: Erol Özbek

Kategori: Klasik

Kant Fakültelerin Kavgası’nı, Prusya Kralı Wilhelm Friedrich’in ağzından kendisine hitaben yazılan ve dinî konulara ilişkin yayın yasağıyla sonuçlanan krallık emirnamesine tepki olarak kaleme almıştır. 1798 yılında, ölümünden 6 yıl önce yayımlanan bu çalışma, yalnızca filozof hayattayken yayımlanan son eseri ve dolayısıyla bir anlamda onun felsefi vasiyeti değil, aynı zamanda Aydınlanma fikrinin son anıtsal metnidir. Kitap, akademik özgürlüğü sine qua non bir koşul olarak varsayan üniversite fikriyle ilgili bir projeye dayanıyor fakat onu Yalın Aklın Sınırları İçinde Din adlı kitabının devamı olarak görmek de mümkün: Kant hem orada ortaya koyduğu görüşleri daha açık hâle getiriyor hem de bu kitap dolayısıyla kendisine yaşatılan zorluklardan dolayı birtakım isimlerle hesaplaşmaya gidiyor. Bu nedenle eser, her ne kadar işin içine tıp ve hukuk fakültelerini dahil etse de aslında felsefe ve ilahiyat fakültelerinin kavgasına odaklanıyor. Diğer yandan kitabı, Vorländer gibi, Kant’ın hayatındaki “değişmeyen tek aşkı” felsefeye adanmış bir metin olarak okumak da mümkün. Bu kitapla o, hiyerarşinin en altında görülen felsefenin, kıstas özgürlük olduğunda en üstte olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu anlamda elinizdeki eser onun özel olarak felsefeye, genel olarak üniversiteye bir vasiyetidir. Fakat tüm bunlara ek olarak ayrıca vurgulanması gereken bir başka nokta da kitabın neredeyse baştan sona bir hiciv yazısı olduğudur. VakıfBank Kültür Yayınları, Fakültelerin Kavgası’nı; Erol Özbek’in çevirisi, Nebil Reyhani’nin editörlüğü ve sunuş yazısıyla, Almanca aslı ve Türkçe çevirisi karşılıklı olarak okuyucuya sunuyor.

105,00 ₺ 150,00 ₺

Dîvânu Lugâti’t-Türk: Türk Dilinin İlk Sözlüğü

Kaşgarlı Mahmud

Dîvânu Lugâti’t-Türk: Türk Dilinin İlk Sözlüğü

Çevirmen: Mustafa S. Kaçalin

Kategori: Klasik

“Gördüm ki Allah devlet güneşini Türk burçlarında doğduruyor, bütün felekleri onların hükümranlığı ile döndürüyor. Onlara Türk adını verip hükümran kılmış ve onları dönemin egemen gücü eylemiş. Dönem insanının idaresini onların eline vermiş ve onları insanların başına getirip hak yolda desteklemiş. Onlara intisap edip yollarında yürüyenleri yüceltiyor, istedikleri her şeye nail eyliyor ve yaramaz insanların eziyetinden koruyor. [O zaman anladım ki] aklı olana yaraşan, oklarına hedef olmaktan korunabilmek için bu insanların tuttuğu yolu tutmaktır. Derdini dinletebilmek ve gönüllerini kazanabilmek için ise onların dilleriyle konuşmaktan daha güzel bir yol yoktur. Bir düşman, korkusundan dolayı gelip onlara sığınınca onu güvende kılarlar. Sonra başkası da ona sığınır ve zararı giderilir. Buhara’nın sözüne güvenilir bir âliminden ve ayrıca Nîşâburlu bir âlimden duydum. Her ikisi de kendilerine ait rivayet zinciri ile şunu naklediyorlardı: Allah Resulü (s.a.v.); kıyamet alametlerini, ahir zaman karışıklıklarını ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkacağını söylediği sırada ‘Türk dilini öğreniniz; çünkü onların uzun sürecek egemenlikleri vardır.’ buyurdu. Bu hadis doğru ise –ki sorumluluk rivayet edenlere aittir– Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur; yok doğru değilse o zaman da akıl bunu gerektirir.” Dîvânu Lugâti’t-Türk, Kaşgarlı Mahmud tarafından Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek maksadıyla yazılan, Türk dilinin ilk sözlüğüdür. Kaşgarlı Mahmud’un devrin Türk illerini bir bir dolaşarak ve doğrudan doğruya kendi derlediği dil malzemesine dayanarak kaleme aldığı elinizdeki bu kitap, yalnızca bir sözlük olmayıp Türkçenin XI. yüzyıldaki dil özelliklerini belirten, ses ve yapı bilgisine ışık tutan bir gramer kitabı; kişi, boy ve yer adları kaynağı; Türk tarihine, coğrafyasına, mitolojisine, folklor ve halk edebiyatına dair zengin bilgiler içeren, aynı zamanda döneminin tıbbı ve tedavi usulleri hakkında bilgi veren ansiklopedik bir eser niteliği de taşımaktadır. Eser Araplara Türkçeyi öğretmek maksadıyla kaleme alındığı için Türkçeden Arapçaya bir sözlük şeklinde tertip edilerek yaklaşık 8000 civarında kelime, madde başı olarak belirlenmiştir. Madde başı olan kelimelerin açıklamaları yapılırken mânalarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak maksadıyla deyimlerden, atasözlerinden ve şiirlerden örnekler verilmiş ve bunların Arapça tercümeleri de yapılmıştır. Eserde ayrıca Türklerin oturduğu yerlerle münasebette bulunduğu milletleri gösteren “ilk Türk dünyası haritası” da yer almaktadır. VakıfBank Kültür Yayınları tarafından Dîvânu Lugâti’t-Türk – Türk Dilinin İlk Sözlüğü adıyla Türkçeye kazandırılan bu eser, kullanımını kolaylaştıran kapsamlı bir dizinle birlikte okuyucularla buluşuyor.

245,00 ₺ 350,00 ₺

Besmele Tefsiri

Hâcı Bektaş Velî

Besmele Tefsiri

Çevirmen: Prof. Dr. Hamiye Duran

Kategori: Klasik

Allâhu Te‘âlâ Miraç Gecesi Muhammed Mustafâ’ya “Eğer her işte yardımımın seninle olmasını istiyorsan keremimi, lütfumu ve ism-i azâmımı bildiren adım her an dilinde olsun,” diye hitap etti. Resul, “İlâhi ism-i azâmın hangisidir? Lütfunu bildiren adın hangisidir? Hiçbir zaman onlardan ayrılmamam için onları bana bildir,” dedi. Tanrı Te‘âlâ “Ey Muhammed, ism-i azamım Allâh’tır. Keremimi bildiren adım Rahmân’dır. Lütfumu bildiren adım Rahîm’dir. Eğer her durumda “Bismi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm” dersen ben keremim ve lütfum ile senin bekçin olayım,” dedi. Hâcı Bektaş Velî, on üçüncü yüzyıldan bugüne Türk milletinin gönlünde taht kurmuş, yüzyıllarca azalmayan bir muhabbetle, kendisine bağlılar yoluyla fikirleri geniş bir coğrafyada taraftar bulmuş, meşhur Türk mutasavvıflarından biridir. Hâcı Bektaş Velî’nin en kıymetli eserlerinden biri Besmele Tefsiri’dir. Bu eser; Türklerin yoğun olarak yaşadığı Anadolu’da besmeleyi konu edinmiş, Türkçe olarak yazılmış ilk müstakil tefsirdir. Hâcı Bektaş Velî’nin yaşadığı dönem ve coğrafya göz önünde alındığında bu eserin telif sebebinin gayr-i müslimlere İslâm’ı tanıtmak ve göçgüncü (göçer evli) Türklerdeki imanı güçlendirmek olduğu söylenebilir. Şirk koşmamak şartıyla inananların bütün günahlarının Allâh’ın Rahmân ve Rahîm sıfatları gereğince affedileceğinin işlendiği Besmele Tefsiri, baştan sona iman konusunun manifestosu gibidir.

56,00 ₺ 80,00 ₺

Saib-i Tebrîzî Dîvânı Şerhi

Ebubekir Nusret Harputî

Saib-i Tebrîzî Dîvânı Şerhi

Çevirmen: Emrullah Yakut

Kategori: Klasik

“Bāzār-ı imkānda miftāhsız kilīd yokdur. Sen baġlu ve müşkillere fütūhı gönüller kapusundan taleb eyle, elbetde açılur. Lākin miftāh-ı müşkilāt olan kalbi tedārik itmek kadar bir müşkil yokdur ve belānın a‘zamı bundadır ki herkesi bu kapuya yanaşdırmazlar… Ma‘lūm ola ki insānın āhiretde ma‘lūmāt ve melezz-i zātī dünyāda olan ahvālinin semeresidir. Gūyā dünyā bāġçesinde benīādem bir alay fidanlardır ki hadīka-i bekāya nakl olınup maksūd olan semeresi anda zuhūr itse gerek bizler ise bu dār-ı fenāda mevtin çāresi olmadıġın bilür iken kökler salmışuzdur. Klasik şiir geleneğinde, sanat ve anlam derinliğine dayanan bir üslûp olan Sebk-i Hindî, XVI ve XVII. yüzyılda ortaya çıkmış; İran, Hindistan, Afganistan, Irak, Tacikistan ve Osmanlı coğrafyasında etkili olmuştur. Bu üslûp, klasik şiirin müesses nizamında, yani asırlar boyu devam eden yerleşik estetik yapısı ve anlam dünyasında gerçekleşen en kayda değer değişimlerden biri olarak sayılabilir. Yeni, orijinal ve girift mazmunlar, ince hayaller, anlam kapalılığı, az kelime ile çok şey ifade etme gibi hususlar bu üslûbun ayırt edici vasıflarını teşkil eder. Söz konusu anlam kapalılığının, girift mazmunların ve ince hayallerin çözümlenmesine duyulan ihtiyaç, Türkçe şerh faaliyetlerine yeni bir ivme kazandırmıştır. Bu sahada telif edilen şerhlerden biri de Ebûbekir Nusret Efendi tarafından Sâib-i Tebrîzî’nin bazı şiirleri için kaleme alınmıştır. Az sayıda Türkçe şiiri de bulunan Sâib-i Tebrîzî söz konusu üslûbun en önemli temsilcilerindendir ve divan şairlerimizden Nâbî’yi de derinden etkilemiştir. Çözümlenmesinde kimi zaman güçlüklerle karşılaşılan Hint üslubu şiirinin şerh edilebilmesi için bir şarihin ileri derecede şiir bilgisine sahip olması gerekir. İşte Ebûbekir Nusret Harputî böyle bir müktesebata sahiptir. Âlim ve mutasavvıf kişiliğinin yanı sıra şiir söyleyecek düzeyde dilin inceliklerine vakıf olması bu şerhi daha anlamlı ve değerli kılmaktadır. XVIII. yüzyıl şair ve yazarı Nusret Efendi’nin Sâib-i Tebrîzî Dîvânı Şerhi, metnin daha kolay anlaşılmasını sağlayacak bir lügatçe ile birlikte bugünün okuyucularının ilgisine sunuluyor.

129,50 ₺ 185,00 ₺