Ömr-iEdebiKapakmakale

Edebiyat tarihinden bugüne

KİTAP eklerine, eleştirmenlere, edebiyat tarihini yazanlara düşen bir görevi yeniden hatırlatacağım.
 

Bugünlerde birçok iyi yazarın kitabı telif dışında kaldığı için yayımlanıyor. Bu kitaplar değerlendirilmeden bugünü anlamak mümkün değildir. Okullardaki eğitim açısından da bu ilkeye dikkat edilmelidir.

Onları okumak birkaç açıdan zorunludur. Türk edebiyatının, insanının tarihini öğrenmek, dünya edebiyatının içinde nerede olduğumuzu saptamak. Eski ustalar kimleri okudu, kimlerden etkilendi; hiç kuşkusuz bunların içinde Batılı yazarlar da var. Çeviri edebiyatımızın yeri, Milli Eğitim Klasiklerinin iyi bir okur olmamızdaki yeri, Tercüme Dergisi’nin edebiyat beğenisi kazanmamızdaki yeri çok önemli.

Dil Devrimi geçiren bir ülke edebiyatında dilin tarihine tanıklık eden eserler.

Bazı kitapları okurken nasıl bir tutum benimseyebiliriz?

Bazıları bugünkü dile çevrilerek yayımlanmış, bazıları hem özgün hem de bugüne aktaran bir anlayışla yayımlanmış, bazıları da özgün dilde yayımlanmış. Sözlük açısından zenginleşme anlayışınıza göre seçin.

Ahmet Rasim’in iki kitabını seçtim:

 

ÖMR-İ EDEBÎ 1

HAKİKAT VE HAYAL

Ömr-i Edebî’de gerçeğin tüm katmanlarını tetkike çalışan Ahmet Rasim’in on iki yıllık hakikat ve hayal yazılarına tanıklık ediyoruz. Yazarın daha önce Malumat ve Hazîne-i Fünûn gibi süreli yayınlardaki fıkralarından seçtiği ve 1897-1900 yılları arasında dört cilt halinde yayımladığı bu eserin ilk iki cildi bir araya getirilmiş ve Latin harfleriyle ilk kez kitaplaşmıştır. Eserde yer alan yazılar, tür ve konu bakımından çeşitlilik gösterir. Yazarın mukaddimede ‘Ömr-i Edebî’de intizam aramam dediği, aralarında konu bütünlüğü bulunmayan bu yazıların ortak noktası onun eşsiz üslubudur. Fıkradan biyografiye, hatıradan makaleye, hikâyeden mensur şiire, denemeden mektuba adeta bir ‘tür karnavalı’ olan bu eserde Ahmet Rasim’in eşsiz üslubuyla birlikte edebi konulardaki özel dikkatini okurlara sunuyor.

 

ÖMR-İ EDEBΠ 2

MELANKOLİ VE AŞK

“Tamam haziranın on yedinci günü idi. Yaz, hararetini şehrimize yığdığı gibi letafetini de parça parça yaptığından vapura biner binmez yukarıya çıktım. Dört beş saatten beri beynimi yoran gazete sütunları yerine başka manzaralar seyretmeye karar verdim. Fakat kabil mi? Gazete müvezziinin (dağıtıcı) biri elime bir Piti Jurnal sıkıştırdı. Resimlerine baktım, şu konuyu okuyayım derken Haydarpaşa önüne geldik. Artık elimden bıraktım. Köy, yığın yığın haneleri, rıhtımı ile manzur oluyordu. Takarrüp ettikçe (yaklaştıkça) seviniyordum.”

Kitapta yazarın gençlik hatıraları içinde İstanbul’un manzaraları ve semtleri de anlatılıyor.

Dönemin toplumsal dokusunu da bu yazılardan anlayabiliyoruz.

(Vakıf Bank Kültür Yayınları)

 

*Bu yazı ilk olarak Hürriyet'te yayımlanmıştır.

İlgili makaleye gitmek için tıklayınız.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!