VBKY'nin klasik kitaplığı, Mehmet Korkmaz'ın kaleme aldığı Bir Osmanlı Paşasının Portresi eseriyle genişlemeye devam ediyor. Kaptan-ı Derya Mahmud Paşa'nın oğlu Ahmed Râtib, Bahriye Mektebi'ndeki başarısıyla babasının izinden gidiyor.
II. Abdülhamid'in tahta çıkışıyla birlikte sarayın bendegân zümresine katılıyor. Kısa sürede padişahın güvenini kazanarak önce bahriye nazırı, ardından Osmanlı'nın stratejik vilayetlerinden Hicaz'a vali olarak atanıyor.
On beş yıl gibi uzun bir süre görev yaptığı bu vilayette Mekke emirleri, bedevi şeyhleri ve merkezî hükümetle karmaşık ilişkiler kuruyor. Bu ilişkiler Ahmed Râtib Paşa'yı hem güçlü bir idareciye hem de çeşitli eleştirilerin odağına dönüştürüyor. Daha önce Sultan II. Abdülhamid döneminde 22,5 yıl gibi uzun bir süre Bahriye Nazırı olarak görev yapan Hasan Hüsnü Paşa'nın hayatını anlatan kitabıyla dikkat çeken yazar Mehmet Korkmaz, o kitap için araştırma yaparken denk gelmiş Ahmet Ratip Paşa'ya. Kabine değişikliği sırasında Hasan Hüsnü Paşa'nın yerine Ahmed Râtib Paşa'nın, daha önce hiç görülmemiş şekilde, bahriyede önemli mevkide olması gerekirken Hicaz'a vali ve ordu kumandanı olarak atandığını görünce, hayat hikâyesini merak edip araştırmaya başlamış ve ortaya bu kitap çıkmış. Mehmet Korkmaz, bu sıra dışı atamanın arkasındaki nedenleri, dönemin siyasi atmosferiyle birlikte ele alıyor.
Korkmaz'ın titiz arşiv çalışması, Paşa'nın yaşam öyküsünü bir makale sınırından çıkarıp kapsamlı bir biyografiye dönüştürmüş. Yıldız Koleksiyonu'ndaki Yıldız Esas ve Maruzat Defterleri'nde yer alan belgeler, Hicaz'dan merkeze ve merkezden Hicaz'a gönderilen yazışmalar, araştırmanın ana kaynaklarını oluşturmuş. Bu belgeler, yalnızca Ahmed Râtib Paşa'nın değil, geç dönem Osmanlı idaresinin tüm işleyişini anlamak açısından da önemli bir panorama sunuyor. Korkmaz'ın aktardığına göre, Ahmed Râtib Paşa'nın kariyerinde birçok şaşırtıcı nokta bulunuyor. II. Abdülhamid'in yüzlerce bahriyeli arasından neden henüz binbaşı rütbesindeki Ahmed Râtib'i yaver olarak seçtiği, daha kıdemli isimler varken neden onu nazır ve vali olarak atadığı hâlâ cevaplanamayan sorular arasında. Paşa'nın zaman zaman Sadrazam Cevad Paşa ve Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa gibi isimlerle yaptığı sert yazışmalar, hatta Hicaz Demiryolu meselesinde merkezin değil yerel güçlerin yanında yer alması da onun karakterinin tartışmalı yönlerini ortaya koyuyor. Yazar, bu bilinmezliklerin biyografi yazmanın doğasını da gösterdiğini söylüyor: Tarihte iz bırakmış bir insanın hayatını bütünüyle ortaya koymanın zorluğu, eksik kalan yönlerin aslında dönemi anlamada bir pencere işlevi görmesi. Ahmed Râtib Paşa örneğinde de bu eksiklikler, bir devlet adamının hem gücünü hem kırılganlığını yansıtıyor.
2. ABDÜLHAMİD'İN GÜVENİNİ KAZANDI
Paşa'nın Hicaz Valiliği, Osmanlı yönetim tarihinde uzunluğu ile de dikkat çekiyor. Genellikle birkaç yıl süren valilik dönemlerine kıyasla, Ahmed Râtib Paşa tam on beş yıl boyunca görevde kalmış. Bu süre, yalnızca yönetsel istikrarın değil, aynı zamanda II. Abdülhamid'in ona duyduğu güvenin de bir göstergesi. Mekke ve Medine gibi kutsal şehirleri kapsayan Hicaz Vilayeti, hilafet siyaseti açısından büyük önem taşıyordu. Hac organizasyonlarının eksiksiz yürütülmesi, karantina hizmetlerinin sağlanması, Mekke Emiri ile uyumlu bir yönetim kurulması büyük hassasiyet gerektiriyordu. Ahmed Râtib Paşa'nın yerel güç odaklarıyla denge kurmayı başarması, padişahın takdirini kazanmış; bu sayede görev süresi istisnai biçimde uzamıştı. Korkmaz, bir deniz subayının böylesine farklı bir coğrafyada görev yapmasının bir sürgün olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurguluyor. Ona göre bu durum, II. Abdülhamid'in yönetim anlayışının yansımasıydı: Sadakat ve güven esasına dayanan, liyakatle kişisel bağlılığa önem veren idare tarzı. Ahmed Râtib Paşa, hem tecrübesi hem de padişaha duyduğu bağlılık nedeniyle Hicaz'a gönderilmişti.
Bir Osmanlı Paşasının Portresi, yalnızca Ahmed Râtib Paşa'nın biyografisi değil; geç Osmanlı dünyasının siyasi, sosyal ve bürokratik yapısına açılan bir pencere. Korkmaz, dönemin arşiv belgeleri, hatıratlar ve basın kaynaklarını titizlikle bir araya getirerek bir valinin kişisel hikâyesi üzerinden imparatorluğun yapısal sorunlarını gözler önüne seriyor. İngiliz nüfuzu karşısında kurulan kırılgan ittifaklar, demiryolu ve telgraf projeleri, hac organizasyonları ve İttihad-ı İslâm siyasetinin Hicaz'daki yansımaları, bu dönemin çalkantılı atmosferini ortaya koyuyor. Mehmet Korkmaz, bundan sonraki çalışmalarında da benzer portrelerle Osmanlı bahriyesinin unutulmuş figürlerini gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. "Tarihe mal olmuş ancak hakkında az bilgi bulunan isimlerin hikâyelerini yazmak," diyor Korkmaz, "zorlu ama aynı zamanda tarihî bir sorumluluk." Bir Osmanlı Paşasının Portresi: Hicaz Valisi Ahmed Râtib Paşa (1846–1913), hem bir biyografi hem de Osmanlı'nın son yüzyılında idare ve sadakatin kesiştiği bir dönemin aynası olarak tarih meraklılarına derinlikli bir okuma sunuyor.
*Bu yazı ilk olarak Sabah'da yayımlanmıştır.
İlgili makaleye gitmek için tıklayınız.
Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.
Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.