SALİHA SULTAN
Kamuoyunda büyük ses getiren ‘Kemal Tahir’ haberimiz sırasında bir gazeteci olarak sınandığım önemli meselelerden biri de yayınevlerinin basınla kurabildiği sağlıklı iletişim becerisi olmuştu. Babıali’nin Babıali olduğu yıllarda bu işler elbette mesele değildi, Cağaloğlu yokuşunda yayıncıların, yazarların, gazetecilerin hemen her gün rastlaşması mümkündü. Şimdi herkes ayrı yerlerde. Günümüz yayıncıları da dolayısıyla bizlere genelde mail yolu ile ulaşıyor. Bazen ilgimizi çeken bir yayının peşine düşüyoruz, ancak bir cevap dahi alamıyoruz. Üstelik nedense bu tip yayınevleri butik olanlar değil. Kurumsallaşmış yayınlarda bu acemiliği daha çok görüyoruz. Özetle, kitap basmak yazarından editörüne, grafikerinden tanıtımına her adımı başarıyla yürütülmesi gereken komple bir iş. Bu konuda işini iyi yapan Yapı Kredi, Ötüken, Timaş gibi yayınevlerinden biri de VakıfBank Kültür Yayınları. Kitabı matbu ya da mail yolu ile iletmekle kalmıyor, telefon yolu ile ayrıca iletişim kuruyorlar. Onlar işini böyle aşkla yaptığında hep birlikte ortaya güzel işler çıkıyor.
ÖNCE TOPHANE’Yİ GEZDİK, SONRA ‘ESRARENGİZ iSTANBUL’U KONUŞTUK
Bunları yazıyorum çünkü, VakıfBank Kültür Yayınları ekibi ile, 17 Temmuz’da ‘gazetecilerin piri’ olarak anılan Münir Süleyman Çapanoğlu’nun ‘Esrarengiz İstanbul’ kitabı için düzenledikleri özel bir etkinlikte bir araya geldiğimizde aklımdan geçenler işin bu tarafıydı. Etkinlikte, kitabı yayıma hazırlayan Dr. Şaban Bıyıklı ve Mehmet Berk Yaltırık ile bir araya gelmenin yanı sıra, yayınevinin proje editörlerden Ömer Uzunaağaç ile de tanışma fırsatı buldum. Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan tophane nedeniyle İstanbul’un en eski sanayi semtlerinden biri olarak anılan Tophane’de başlayan buluşmamızda ilk olarak turist rehberi Selin Seçen bize Tophane-i Amire, Kılıç Ali Paşa Camii’ni, Surp Pırgiç Ermeni Kilisesi gibi tarihi mekanları gezdirerek, kısa bir kültür turu yaptırdı. Gezimizin ardından katıldığımız yemekte ise, Dr. Bıyıklı ve Yaltırık’tan ‘Esrarengiz İstanbul’ kitabına dair merak ettiklerimizi dinledik.
HOCASI AHMED RASİM GİBİ ÇOK YAZMIŞ, 20 BİN MAKALESİ VAR
Bilindiği gibi İstanbul kabadayıları ile de meşhur bir şehir. Kitabı yayıma hazırlayan Dr. Bıyıklı ve Yaltırık da bu konuda uzun yıllardır çalışan isimler. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde öğretim üyesi olan Dr. Bıyıklı, sohbetimizde ‘Esrarengiz İstanbul’un bugün okurla buluşma hikayesini aktardı. Dr. Bıyıklı, 1900’lerin meşhur kabadayılarından Sarraf Niyazi’nin izini sürerken, Çapanoğlu’nun yazdıklarından çok istifade etmiş. Bu sırada fark etmiş ki, akademide hala kaynak olarak gösterilen yazarın kitapları ya da tefrikalarda kalan makaleleri günümüzde basılmamış. Harekete geçerek kendisi de bir gazeteci olan oğlu Cem Çapanoğlu’na ulaşmış. Sonrasını şöyle özetliyor: “Münir Süleyman Çapanoğlu hocası Ahmed Rasim gibi çok yazmış bir isim, 20 bin kadar makalesi var. 1950’lerde basılan kitapları 1973’teki vefatından sonra ise basılmamış. Oğlu Cem Bey’e ulaştım, babasının çalışmalarını kimseye vermemiş, güvenmemiş kimseye yani. Üç ay kadar görüştük, o süreçte babasının tefrika edilmiş birçok yazısının da
kitaplaşmadığını aktardım, kiminden haberdar değildi. Sağolsun bana güvendi ve bu çalışmalara müsaade etti. Ardından VakıfBank Kültür Yayınları’na ulaştım ve onlar da büyük ilgi gösterdiler.”
MEĞER MEŞHUR YOZGATLI ÇAPANOĞLU AİLESİ’NDEN DEĞİLMİŞ
Dr. Bıyıklı, VakıfBank’ın yazarın mirasına sahip çıkması sayesinde Çapanoğlu’nun biyografisinin de ilk kez derli toplu bir hale geldiğini şu ifadelerle anlatıyor: “Reşat Ekrem Koçu ve Çapanoğlu çok yakın iki arkadaşlar. Çapanoğlu’ndan İstanbul Ansiklopedisi’nde bahsediyor, övüyor, ancak verdiği bazı bilgilerin yanlış olduğunu tespit ettim. Ünlü Yozgatlı Çapanoğlu ailesinden olduğu biliniyordu fakat o aileye ait değil görünüyor, ailenin yaşayan liderleri Abdulkadir Çapanoğlu ile de görüştük. Üç nesil yukarı çıktım, Ebubekir Efendi diye bir dedesi var, o Çapanoğlu ailesinden olabilir mi? Ama amcası Ahmet Hulisi Paşa olduğuna göre, o zaman onun da Çapanoğlu ailesinden olması gerekir ve tarih değişir. Bu çalışma sayesinde Çapanoğlu’nun ailesinin bile bilmediği bilgiler bularak, biyografisini de düzeltmiş olduk.”
SIRADA DAHA ÖNCE YAYIMLANMAMIŞ ÜÇ DOSYA VAR
VakıfBank Kültür Yayınları’nın Çapanoğlu’nun bütün külliyatını basacağını vurgulayan Dr. Bıyıklı, sırada dönemin siyasilerinin kumarla ilişkilerine dair ilginç bilgiler içeren ‘İstanbul’un Batakhaneleri’ kitabı olduğunu söylüyor. Daha önce yayımlanmamış ‘İstanbul’un Folklörü’, ‘Şair Eşref’ dosyalarının da kendisinde olduğunu belirten Dr. Bıyıklı’nın heyecanlandığı bir diğer dosya da yine hiç yayımlanmamış, Koçu’nun ‘çok önemli eseri evde duruyor’ diye İstanbul Ansiklopedisi’ne kaydettiği ‘Türk Basınında ve Edebiyatında Müstear’ isimler dosyası. Bu çalışmada hocası Prof. Dr. Ali Birinci’nin kendisine büyük destek verdiğini de aktaran Dr. Bıyıklı, VakıfBank Kültür Yayınları’nın bu külliyatı basarak kültür tarihimiz açısından çok önemli bir çalışmaya imza attığına dikkat çekiyor. “Çapanoğlu, İstanbul’un gündüzünü çok iyi bildiği gibi gecesini de çok iyi bilen bir yazar. Gece kuşlarının çok zengin bir eğlence dünyası var malum ve siyaset dünyası da bunun içinde” diyen Dr. Bıyıklı, eserlerinin o döneme dair verdiği ilginç bilgilerin öneminin de altını çiziyor.
REFİİ CEVAD ULUNAY MEĞER YERALTI DÜNYASININ PATRONLARINDANMIŞ
Kitabı yayıma hazırlayan isimlerden Mehmet Berk Yaltırık’ın esere en önemli katkısı ise geniş dipnotlar. Eserin bütünüyle yeraltı dünyasını anlattığını söyleyen Yaltırık, “O yüzden dipnotları geniş tuttum çünkü ayrı bir dil gibi o dünya. Sadeleştirmek yerine orijinal metni bırakmayı, parantez içinde günümüz Türkçesiyle açıklamayı tercih ettim. Hiçbir sözlükte geçmeyen argo tabirler de vardı. ‘Hıddım’ diye bir kelime vardı mesela, güncel Kürtçe üzerinden buldum, ‘geldim’ anlamında argoya girmiş. Dışarıdan gelen her topluluk İstanbul argosunda bir iz bırakmış.” Yaltırık, ilk kez bu kitapta rastladığı bir kültürü de şöyle aktarıyor: “Çapanoğlu kitabın bir yerinde eski İstanbul’un meyhane şairlerinden bahsediyor.
Meyhanelerde güzel şiir yazan, okuyanlar patronaj tarafından korunuyor, özel bir köşesi oluyor. Böyle ilginç detaylar da var. Bir okur bu eserden roman yazarı olarak da faydalanabilir, sosyal tarih ya da suç tarihini araştıran bir araştırmacı da.” Yaltırık’ın verdiği, sadece bu kitapta yer alan eşsiz bir bilgi de şu: “Ben Refii Cevad Ulunay’ın ‘Sayılı Fırtınalar’ kitabını okuduğumda bir gazeteci yeraltı dünyasını nasıl bu kadar iyi tanıyor diye düşünmüştüm. Ulunay’ın kabadayı yönü olduğunu Çapanoğlu’nun ‘Esrarengiz İstanbul’u okurken öğrendim. İstanbul’da bazı kulüplerden haraç aldığını, Şişli Büyükdere’de bütün kabadayıları sindirip kendisi bir kumarhane açtığını yazıyor. Normalde sanat müziği, tiyatro üzerine yazan gerçekten otorite bir gazeteci ama meğer böyle bir yönü de varmış.”
KURT KANUNU’NDAKİ ‘NİYAZİ’ POLİS KABADAYI SARRAF NİYAZİ’YMİŞ
Dr. Şaban Bıyıklı’nın izini sürdüğü kabadayılardan Sarraf Niyazi, kendisinin aktardığı bilgilere göre, devrin iyi kabadayılarından. Dr. Bıyıklı, Çapanoğlu’nun ‘Esrarengiz İstanbul’unda hiçbir yerde bulunmayan bilgiler olduğunu belirterek, şu örneği veriyor: “Kitap ‘Fedakârane Millet Cemiyeti’ baskını olayı ile başlıyor, İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde İttihat ve Terakki başa gelince, geçtiğimiz hafta vefat eden yazar Pınar Kür’ün de akrabası olan Abdullah Kazimi Bey tarafından rakip bir cemiyet kurulmuş meğer. Onlar da iktidardan pay almak istiyor. Kısa süre sonra İttihat ve Terakki tarafından kapatılıyorlar. Çapanoğlu diyor ki, ‘Fedakarane Millet Cemiyeti’nin Sultaahmet’teki merkezi basıldı. İçerde de fedakarane milletçiler vardı.’ Bunlardan bir tanesi de işte benim izini sürdüğüm kabadayı Sarraf Niyazi. Bu baskını da Dr. Nazım’ın Kara Kemal vasıtası ile Süleymaniyeli iki tane kabadayıyı kullanarak yaptığı söyleniyor. Sarraf Niyazi de Kara Kemal’in emrinde çalışan bir adam. İlginç bir mesele ve bu konuyu Çapanoğlu’ndan başka yazan yok. Sarraf Niyazi, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Bey tarafından Adalar’a ser komiser olarak gönderilen bir kabadayı, 1902’de polis yani, ilginç bir kişilik. Bir dönem İstanbul Şehremini’ne ‘kapılanıyor’, o öldürülünce Kara Kemal’e. İzmir Suikastı biliyorsunuz Kemal Tahir tarafından ‘Kurt Kanunu’ romanına konu oldu, orda Kara Kemal’i saklayan bir Niyazi karakterinden söz eder. İşte o Niyazi, bu Sarraf Niyazi.”
HEM TÜRKÇESİNİ HEM DÖNEME DAİR MÜŞAHADELERİNİ ÖNEMSİYORUZ
Buluşmada, ‘Esrarengiz İstanbul’ kitabının proje editörü, VakıfBank Kültür Yayınları’nın Fuzuli, Ahmed Rasim külliyatı çalışmalarının da editörlüğünü yürüten Ömer Uzunağaç ile de sohbet etme fırsatı buldum. Dr. Bıyıklı kendilerine ulaştığında hocası Ahmed Rasim’in çalışmalarını da bastıkları için, onunla irtibatı nedeniyle de ilgilerini çektiğini belirten Uzunağaç, şunları söylüyor: “Şaban Bıyıklı sayesinde Çapanoğlu’nun külliyatını basmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sadece bir neşir değil, dipnotlar Mehmet Berk Yaltırık tarafından metni çok zenginleştirecek şekilde hazırlandı. Eserlerini hem Türkçesi hem döneme dair çok önemli müşahadelerin yer almasıyla çok önemsiyoruz ve ‘Esrarengiz İstanbul’ sonrasını da bir sıraya koyduk.”
*Bu yazı ilk olarak KARAR'da yayımlanmıştır.
İlgili makaleye gitmek için tıklayınız.
Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.
Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.