esrarengiz-istanbul-makale

İstanbul’un esrarengiz yüzü aydınlanıyor

VakıfBank Kültür Yayınları’ndan çıkan “Esrarengiz İstanbul” okurlarını İstanbul’un tekinsiz atmosferinde sol omuz inik, sağ omuz kalkık yürüyen, afili konuşan külhanbeylerin, kabadayıların dünyasında bambaşka bir yolculuğa çıkarıyor.
 

Seyhan Akıncı - Son dönemlerde İstanbul’u merkezine alan o kadar çok kitap yayımlanıyor ki, şehir bir kez daha büyüsünü, katmanlı yapısını ve tükenmeyen ilhamını kanıtlıyor âdeta. Tüm çalışmalar arasında bir kitap var ki okurlarını İstanbul’un karanlık sokaklarında dolaştırıp kabadayıların, külhanbeylerinin ‘borusunun öttüğü’ dönemlere götürüyor. “Esrarengiz İstanbul”dan söz ediyorum. VakıfBank Kültür Yayınları’ndan çıkan çalışma 20. yüzyılda yaşamış, Türk basınının en verimli ve etkili kalemlerinden Münir Süleyman Çapanoğlu’nun yazdığı fakat basılı olarak görme şansına erişemediği bir eser. Yeraltı dünyasının İstanbul’unu Sultan II. Abdülhamid döneminden başlayıp Meşrutiyet’e ve Cumhuriyet öncesine uzanan bir aksta sunan çalışmayı Dr. Şaban Bıyıklı ve tarihçi-yazar Mehmet Berk Yaltırık gün yüzüne çıkardı.

VakıfBank Kültür Yayınları, okurların da büyük ilgisiyle karşılanan çalışmayı, Dr. Şaban Bıyıklı ve Mehmet Berk Yaltırık’ın da katılımıyla bir İstanbul turu eşliğinde tanıttı. İstanbul’u adımlamak hava kaç derece olursa olsun her daim özeldir. Tophane Çeşmesi önünde başlayan yolculukta Tophane Kültür Sanat Merkezi’nden Kılıç Ali Paşa Camii’ne, Surp Krikor Lusaroviç Ermeni Ortodoks Kilisesi’nden Aya Panteleymon Kilisesi’ne, Karaköy Palas’tan Arap Camii’ne oradan da Osmanlı Bankası Müzesi’ne uzanan keyifli bir tur gerçekleştirdik. Bize eşlik eden rehberimizin verdiği bilgilere, Tersane Karaköy’deki yemekte Dr. Şaban Bıyıklı ve Mehmet Berk Yaltırık’ın “Esrarengiz İstanbul” kitabı üzerine sohbeti eklendi...

Münir Süleyman Çapanoğlu’nun 1938’de Son Telgraf gazetesinde tefrika edilen yazılarından oluşan kitabı yayıma hazırlayanlardan Dr. Bıyıklı, Aksaray’ın kabadayıların asıl mekânı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Siyaset dünyasıyla, magazin dünyasıyla, kabadayıların ilişkilerini ve kendi sosyolojik durumlarını bu kitapta görebiliyoruz. Çalışma hem kabadayılık literatürüne hem de Türk siyasi tarihine önemli bir katkı. Yeraltı dünyası siyasi tarihe eklemlenmeden o tarihin eksik kalacağını düşünüyorum.”

Yaltırık, çokça doğru bilinen bir yanlışı düzeltiyor: “1950’lerde kabadayılar siyasetle iç içe girmeye başladı deniyor, halbuki Sultan Abdulaziz dönemine kadar uzanıyor bu geçmiş...”  Yaltırık, çalışmaya dair sevdiği detayları ise şu sözlerle anlatıyor: “Eski meyhane şairlerine değiniyor. Meyhanenin güzel şiir okuyan, şiir yazan insanları orada saygı görüyor, korunuyor. Ve o şair o meyhaneyle anılıyor, onun özel köşesi oluyor. Böyle ilginç detaylar da var kitapta.”  Yaltırık, kitapta görsel bulunmamasının nedenini şöyle açıklıyor: “Kabadayılar eşgal vermemek için fotoğraf çektirmiyorlar.”  Kitap Çapanoğlu’nun “İstikbalde eski İstanbul’un hayatının tetkik edecekler için bir kaynak olursa benim için ne mutlu!..” sözleriyle bitiyor. Ve bugün yazarın temennisi gerçeğe döndü.

*Bu yazı ilk olarak Milliyet'de yayımlanmıştır.

İlgili makaleye gitmek için tıklayınız.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!